#direnAĞAÇLIYOL YEŞİL İZMİR DAYANIŞMASI’NIN URLA’DAKİ
KAÇAK VİLLARA İLİŞKİN
BASIN AÇIKLAMASI
URLA HACILAR KOYU’NDAKİ KAÇAK VİLLARI
KURTARMAK AMACIYLA RÜŞVET VE BİLİMSEL SAHTECİLİK YOLUYLA HAZIRLANAN
RAPORA DAYANARAK YAPILDIĞI ORTAYA ÇIKAN KİŞİYE ÖZEL SİT DERECESİ DEĞİŞİKLİĞİ DERHAL
İPTAL EDİLMELİDİR !
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı’nın Urla, Zeytineli Köyü Hacılar Koyu’ndaki yalnızca kaçak
villaların bulunduğu 20 dekarlık arazi için yapmış olduğu sit derecesi
değişikliğine gerekçe oluşturan bilimsel tespit raporunun, sipariş edildiği
tarihten itibaren yaklaşık bir ay sonunda teslim edildiği ve bilirkişilik yapan
üniversite öğretim üyelerinin rüşvet almanın yanında “raporu
yönetmelik gereği olarak bir yıl (dört mevsim) süren bir bilimsel araştırma
ürünüymüş gibi göstererek” bilimsel sahtecilik de yaptıkları
ortaya çıkmıştır.
(bakınız: http://kayhankantarli.blogspot.com.tr/2014/03/urla-hacilar-koyundaki-kisiye-ozel-sit.html)
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı tarafından 19 Temmuz 2012 tarih ve 28358 sayılı
resmi gazetede yayınlanan “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına
İlişkin Usul ve Esaslara Dair” yönetmeliğin 15 maddesinde Tabiat
Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun sit derecesi yeniden değerlendirilecek
alana ilişkin olarak talep edeceği “ekolojik temelli bilimsel araştırma
çalışmasının ardışık dört mevsimi (bir yıl) kapsaması gerektiği” yazılıdır.
Oysa söz konusu kaçak villaların nasıl
kurtarılabileceğine ilişkin olarak basına yansımış olan ve ilgililer
arasındaki telefon konuşmalarını içeren polis fezlekesindeki
deşifre metinlerine göre “sit derecesinin 1’de 3’e düşürülmesinde
kullanılacak ekolojik temelli bilimsel araştırma raporunu rüşvet
karşılığı hazırlayacak profesörlerin bulunmasına, bulunan hocaların raporu
hazırladıklarına ve paranın nasıl gönderileceği” ne ilişkin görüşmeler 1
Ekim 2013 ile 1 Kasım 2013 arasındaki bir aylık sürede
gerçekleşmiştir.
Gerçekten de söz konusunu deşifre
metinlerinde yazılı oluğu gibi M. Latif Topbaş ile Oğuzhan Boyacı
arasında geçen görüşmede Şehircilik İl Müdürü’nün Urla Kaymakamı’na çözüm için
iki seçenek sunduğundan, birinci seçeneğin “dört mevsim (yani bir
yıl) bekleyip bu süre sonunda bir rapor hazırlanması” olduğundan söz
edilmekte olup, ancak sürenin uzunluğu nedeniyle bu seçenekten
vazgeçilerek “böyle bir raporu hemen verecek üniversite hocaları seçeneği”nin
tercih edildiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan
önceki açıklamamızda belirttiğimiz bakanlığın ilgili yönetmeliklerinde
tanımlanmış ilkeler
varken, Bakanlık Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonu
tarafından rüşvet
karşılığı hazırlandığı iddia edilen raporla eş zamanlı olarak ek bir
ilkeler reçetesi hazırlandığı, araştırma alanı (yani sit derecesi değiştirilmek
istenen arazi) sınırlarının nasıl belirleneceğini madde madde tarif eden bu
reçetenin raporu hazırlayacak hocalara verildiği, hocaların da söz konusu
özel alanı 20 hektarın dışına taşmayacak şekilde adeta santimetre hassalığında
(!) değerlendirerek buranın 1. derece sit olmaktan çıkarılabileceğine karar
verdikleri ortaya çıkmıştır.
(bakınız:http://kayhankantarli.blogspot.com.tr/2014/03/urladaki-birinci-derece-sit-alaninda.html)
Tüm bu şaibelerden başka, oldu bitti
oluşturan bir durum daha vardır;
Birinci derece sit alanında bulunan bir
arazinin sahipleri, arazilerinin sit durumunun değiştiğini öne sürüyorlarsa
normal olarak yapacakları şey oraya tek bir kazma vurmadan arazilerinde sit
derecesi değişikliği yapılması için resmi makamlara başvurmaktır. Halbuki burada
villalar suç işlenip kaçak olarak yapılmış ve ancak yıkılmaları söz konusu
olunca yeni bir sit değerlendirmesi için başvurulmuştur. Bu, devlete karşı
çok açık bir oldu bitti girişimi olup, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın
birilerine menfaat sağlayacak bu oldu bittiye boyun eğerek istenilen
değişikliği yapması ne yasalar, ne siyasi etik ve ne de hukuk devleti
ilkeleri yönünden asla kabul edilemez.
Sonuç olarak
A’dan Z’ye usulsüzlük, rüşvet, fiili durum dayatması ve bilimsel
sahtecilikle dolu bir işlemler dizisi söz konusudur. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı bu işlemelere dayanarak yüzlerce hektarlık 1. Derece sit
alanının kaçak villaların bulunduğu 20 hektarlık bir bölümünün sit
derecesini yapılaşmaya uygun bir seviyeye dünüştüren hukuk dışı bir uygulamayı
tamamlamak üzeredir.
ASKI SÜRESİ VE İTİRAZ
Bu amaçla
alınan kararlar ve ilgili bakanlık onayı 13 Şubat’ta Urla
Kaymakamlığı’nda askıya çıkarılmıştır. Ancak Bakanlık itiraz haklarını bir
yönetmelikle öylesine sınırlamıştır ki, kamu haklarını savunan ne meslek
odalarına, ne çevre platformlarına, ne çevreye duyarlı yurttaşlara ve ne de bu
özel değişiklikten yararlandırılmayıp mağdur edilen bölgedeki arazi sahibi
vatandaşlara itiraz hakkı tanınmamıştır. Tabiat Varlıklarını
Komisyonları Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmeliğin 18.
Maddesine göre itiraz hakkı yalnızca “Planlama yetkisi bulunan kamu kurum ve
kuruluşları ile valilik ve belediyelere” tanınmıştır.
Belediyeler
yetki alanın dışında olması nedeniyle itiraz edemeyince, itiraz edebilecek
kurum olarak ortada yalnızca İzmir Valiliği kalmıştır. Fakat kurtarılmak
istenen kaçak villa sahiplerinin arkasında bulunan siyasi güç ve bundan
kaynaklanan baskı nedeniyle İzmir Valiliğinin itiraz hakkını kullanması
beklenemeyeceğinden bu itiraz gerçekleşmemiş ve hiçbir kamu kurumunun itiraz
etmediği askı süreci 28 Şubat günü sona ermiştir.
Sözün özü
arkasında rüşvet, bilimsel sahtecilik ve kayırmacılık şaibesi bulunan sit
derecesi değişikliği halkımıza dayatılmış olup Urla Zeytineli Köyü’ndeki doğa harikası bir koy siyasi ilişkilerden
güç alan egemenlerin özel malı haline getirilmek istenmektedir.
İZMİR HALKINA
ÇAĞRI
Ancak hiçbir
yönetmelik Anayasa ve yasaların üzerinde olamaz. Anayasa’nın 74.
maddesine göre her Türk vatandaşı kendisi ve kamu ile ilgili dilek ve
şikayeti hakkında ilgili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yazı ile
başvurma hakkına (dilekçe hakkı) sahiptir.
Kaldı ki Anayasa’nın 56. Maddesi "Çevreyi
geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve
vatandaşların ödevidir" diyerek, çevre koruma konusunda
vatandaşlara da sorumluluk yüklemiştir.
Bu nedenlerle İzmir Halkı’nı Anayasa’dan kaynaklanan dilek ve şikayet
hakkını kullanarak Çevre ve Şehir Bakanlığı’nın birinci derece sit
statüsünde bulunan Urla Zeytineli Köyü Hacılar Koyu’nun 20 hektarlık kısmının
üçüncü derece sit statüsüne sokulmasına ilişkin kişiye özel kararına
itiraz ederek bu kararın kaldırılmasını talep etmeye çağırıyoruz.
Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı’nın ana görevi doğanın katledilmesi girişimmlerine öncülük
etmek değil, doğal ve kültürel varlıkları korumaktır! Bu nedenlerle Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı Urla Zeytineli Köyü’ndeki 1. Derece sit alanı olan
koydaki özel bir arazi için baştan aşağı suç oluşturan işlemlere dayalı
olarak yaptığı sit derecesi değişikliğinden bir an önce vazgeçmeli ve koyu
kamulaştırarak halka açmalıdır!
Prof. Dr. Kayhan KANTARLI
#direnAĞAÇLI YOL YEŞİL İZMİR DAYANIŞMASI adına
Önemli Not: #direnAĞAÇLIYOL YEŞİL İZMİRDAYANIŞMASI, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın
söz konusu alana ilişkin sit değişikliğini oanayan kararının
kaldırılmasını ve iptalini talep eden bireysel başvuru dilekçesi
örneğini hazırlamakta olup İzmir Valiliği kanalı ile Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına gönderilmek üzere Valilik'te yapılacak buluşmada
katılımcılara dağıtılacak ve gerekli bilgiler yazlıp imza
atılmış dilekçeler toplanarak Valiliğe teslim edilecektir. Dilekçe vermek
için Valilikte yapılacak buluşmanın tarihi ve saati basın ve sosyal
medya aracılığıyla duyurulacaktır.
#direnAĞAÇLI YOL YEŞİL İZMİR DAYANIŞMASI sosyal medyada
Facebook: https://www.facebook.com/direnagacliyol?fref=ts
Twitter: https://twitter.com/direnAGACLIYOL
e-posta: yesilizmirdayanismasi@hotmail.com, kayhankantarli@gmail.com
Tel: (0532) 630 1473; (0505) 674 8188
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder