7 Haziran 2014 Cumartesi

Bilim Ahlakından Sapmalar ve Toplumsal Etkileri

 
"Bilim Ahlakı'nın olmadığı bir toplumda, ne mesleki ne de siyasi etikten söz edilemez ve dolayısıyla o toplum her türlü  yasadışılık,  yolsuzluk,  adaletsizlik ve felakete  açıktır!
Tıpkı bu gün ülkemizin içinde bulunduğu durum gibi..."
·        
Bilim Ahlakından Sapmalar ve Toplumsal Etkileri
 
 >>>EGÖDER "BİLİM VE ETİK" Paneli'nden<<<
6 Haziran 2014 

ETİK VE AHLAK
Etik kavramı sözlüklerde,ahlaki değer ve zorunluluklar açısından doğru ve yanlış davranışlarla ilgili bilim dalı; ahlaki ilkeler ve değerler takımı ve bireyleri yada bir grubu yönetmedeki davranış ilkeleri olarak tanımlanmaktadır.
Ahlak ise,davranışlardaki doğruluk ilkeleriyle ilgili olan (etiksel);doğruluk ve dürüstlük;doğru davranışların  öğretilmesi; doğru davranış standardına uymakve davranış biçimleri eğitimi” diye tanımlanır

Merton Normları
 
Bilim insanları için kabul edilmiş evrensel davranış normları Evrenselcilik (universalism), Toplumculuk (communalizm), Tarafsızlık (disinterestedness), Organize Şüphecilik (organized skepticism) kavramlarına dayanır (R.K.Merton, 1942; http://iie.fing.edu.uy/ense/asign/hciencia/trabs2001/victor/docs/merton.html

         Evrenselcilik, bilimin ırk, renk, yada inançdan bağımsız olmasını gerektirir. Bilim esas olarak uluslararası olmalıdır.
Toplumculuk, bilimsel bilginin insanlığa maledilmesini gerektirir.Bu amaçla  araştırma sonuçları yayınlanmalıdır. Bilimcilerarasında bilimsel bilgi alışverişi özgürlüğü olmalı ve bilim adamı bilimsel yayınlarının güvenilirliği bakımından bilimsel otoritelere karşı sorumlu olmalıdır.
Tarafsızlık, araştırma sonuçlarının elde edilmesinde bilimsel yöntemlere uyulmasını ve bu şekilde elde edilen gerçek araştırma sonuçlarının  kişisel menfaat, ideoloji, yada amaca erişme aracı gibi düşüncelerle değiştirilip oynanmamasını, yani başka bir deyişle, sonuçların dürüst ve objektif olarak sunulmasını gerektirir
Organize şüphecilik, araştırma sonuç ve raporlarının otorite sözcüğü üzerinde kabul edilmemesini, fakat bilimcinin kendisine sorulacak sorulara karşı özgür olmasını ve herhangibir hükmün doğruluğunun gözlenen gerçeklerle yapılan karşılaştırmaya dayanmasını gerektirir. 



BİLİM AKADEMİSİ AKADEMİK LİYAKAT, ÖZGÜRLÜK VE DÜRÜSTLÜK BELGESİ 
 


Mükemmeliyet/Liyakat: Bilim insanları, bilimsel yöntemin en iyi şekilde kullanılmasına, araştırmaların bilinçli önyargılardan uzak şekilde en yüksek standartlarla yapılmasına ve değerlendirme ve ödüllendirmelerde en mükemmele ulaşmaya çalışarak sadece bilimsel liyakate göre karar verilmesine en yüksek özeni göstermelidirler.
Özgürlük: Bilim insanları doğru bilimsel yöntemlerle ulaştıkları sonuçları meslektaşlarına ve kamuoyuna duyurmakta özgürdürler. Bilimsel sonuçların yayılmasında, özgür fikir ve vicdanları ile kestirebildikleri ölçüde, kötü kullanımlara yol açmaktan kaçınmakla ve insanlığın yararına kullanılmasının bir an önce gerçekleşmesine çalışmakla sorumludurlar.
Dürüstlük: Bilim insanları, bulgularını ve yöntemlerini, açıklıkla, çarpıtmadan yayımlamalı, yararlandıkları tüm kaynakları ve alıntıları açık ve eksiksiz şekilde vermeli, kendilerinin ve başkalarının katkılarını ve sorumluluklarını titizlikle ve hakkaniyetle belirtmeli, çalışmaya katkısı olmayanları eser sahibi olarak göstermemelidirler. Bu genel ilkeler araştırma makaleleri, derlemeler, akademik yayınlar için olduğu kadar, ders kitapları, popüler yayınlar, telif veya çeviri, basılı, sözlü, görsel, internet vs. tüm ortamlardaki yayınlar için de geçerlidir.
Bilim insanları akademik ya da idarî konumlarını, unvanlarını, yetkilerini; öğrencileri, asistanları, meslektaşları, yöneticiler ve bilim camiası dışındaki kişilerle olan ilişkilerinde hiçbir şekilde kötüye kullanmamaya özen göstermelidirler. Hakemlik, jüri üyeliği gibi görevlerde değerlendirmeler sadece bilimsel ve akademik kriterlerle yapılmalıdır.
****
Buna göre, bilim etiğidenince “bilimi meslek olarak seçenlerin mesleki etkinlikleri sırasındaki tutum ve davranışlarında ortaya çıkan bilimsel dürüstlük sorunlarının ve getirilecek çözümlerin incelendiği disiplin ve bu bilim dalının ortaya koyduğu  ahlak ilkeleri” anlaşılmalıdır.

Kısacası,  bilim etiği, bilim insanları için uyulması gerekli bilimsel ahlak normlarıdır. Doğal olarak, bir bilim insanının bu ilkelere uymayan davranışları, bilimsel etiğinden/bilim ahlakından sapma”olarak değerlendirilmektedir 

BİLİM AHLAKI, YALNIZCA BİLİMİ MESLEK EDİNENLERİ, BİLİM   İNSANLARINI MI İLGİLENDİRİR?
 
Bu soruya hiç tereddütsüz olarak verilmesi geren yanıt (bence) şu 
olmalıdır:

HAYIR! BİLİM AHLAKI, BİLİMİN YOL GÖSTSERİCİLİĞİNDE YÖNETİLEN ÇAĞDAŞ BİR TOPLUMUN TÜM YAŞAM ALANLARINI KAPSAYAN BİR KAVRAMDIR !

Açıkçası BİLİM AHLAKI,her düzeydeki öğrenciler başta olmak üzere, bilimsel eğitime dayalı tüm meslek ve kamusal görev alanlarını  içine alır.

(Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, Milletvekili, Siyasi Parti Başkanı, Dernek/Oda/Sendika Başkanı, Savcı; Yargıç, Genel Müdür, Rektör,  Serbest yada kamuda görevli Hekim, Mühendis, Öğretmen, Müfettiş, Bilirkişi, .......)

Bu genel kapsam söz konusu olduğunda Bilim Etiği yerine “MESLEKİ ETİK”, ve söz konusu olan siyasetse “SİYASİ ETİK’den söz edilir. Mesleki ve siyasi faaliyetler özünde toplumsal/kamusal görevleri kapsadığından mesleki ve siyasi etik kavramlarını KAMUSAL ETİK diyebileceğimiz tek bir kavramda birleştirebiliriz. Buna göre sorumuzun yanıtına dönersek;


KAMUSAL ETİĞİN TEMELİ BİLİM AHLAKI/AKADEMİK ETİK’DİR.

BİLİM AHLAKININ OLMADIĞI YERDE KAMUSAL ETİK’DEN YANİ GÖREV AHLAKINDAN DA SÖZ EDİLEMEZ.

·  * Bir ülkenin üniversitelerinde bilim ahlakının yerini aşırmacılık, uydurmacılık, sahtecililik, yalancılık... almışsa, o üniversitelerin yetişdirdiği mühendis, hekim, öğretmen, avukat, yargıç, gazeteci...’denmeslek etiğine sadık kalması, dürüstlükten sapmaması, ya da bunlarınmezunları arasından çıkan rektör, dekan,... milletvekili, bakan...başbakan’ın kamusalgörev ahlakı ve siyasi etiğe saygı göstermesi beklenebilir mi?.
·            
         Örneğin son yaşadığımız facia, Soma Maden Faciası’na bakalım.

*   * Bu olayda ön planda olan meslek grubu ya Çalışma Bakanlığı müfetttişi ya da Patron’dan maaş alan ve gaz maskelerinden sensörlere ve alarm tertibatına ve hergün risk raporu yazmaya kadar sorumlulukları bulunan Maden Mühendisleri’dir. Bu mühendislerin ne olay öncesi  ne de olay günü görev ahlakı’nın /kamusal etikğin gererklerine uyduklarını  söyleyebiliyormıuz ?

   * Çalışma Bakanlığı Müfettişlerinin maden de çeşitli aralıklarka -olası ki ocağa bile inmeden-yaptığı denetimlerde “tehlike yok, asayiş berkemal” raporları yazarken, İşyeri sorumlusu maden mühendislerinin ise olaydan bir kaç saat önce yükselen-alçalan CO oranlarını dikkate almayıp üretime devam kararı verirken sahip oldukları meslek /kamusal etik anlayışını düşünün;
·      
*    * Felaketten sonra sorumlu bakanlık adına madende delil tespiti yapıp kaza raporu düzenleyen Çalışma Bakanlığı Başmüfettişi ile Savcılığın sorumluları bulup adalete teslim etmek için kurduğu bilirkişi heyetinde görev kabul eden maden mühendisi eşinin, İşçilerin güvenlik ve emeğini savunmayan sendikacının kamusal görev ahlakını düşünün, 

   * Katliamda görevi ihmal sorumluluğu bulunduğu tartışmasız olan Bakanların istifa etmek yerine göreve devam etmesindeki siyasi etik anlaşışnı düşünün.

·      * Ülkeyi ayağa kaldıran yolsuzluk dosyalarında, hatırlı bazı siyasi kişilerin doğal sit alanı Urla Zeytineli koyda inşa ettikleri vilları yıkılmaktan kurtarmaya ya da boğaz manzaralı Tarabya Korusu'nun sit derecesini değeşitirebilmek için bir yıl  gerektiren (ekolojik temelli) bilimsel araştırma raporunu bir ayda masa başında, sahte veriler üretek yazan öğretim üyelerinin ve bunlardan hesap sorduğu duyulmayan Rektör ve YÖK Başkanı’nnı bilimsel ve de  kamusal görev ahlakını anlayışını düşünün...

·         * Yolsuzluk dosyalarını, savcılık fezlekelerini geçersiz kılmak ve üstünü örtmek için yargı da ve emniyet teşkilatında operasyonlar yapan, hesap sorulmasını önlemeye yönelik yasalar çıkaran kamu görevlileri ve yasama ve yürütme organları mensuplarının kamusal/siyasi etik enlayışını düşünün....

·   Açıkçası, bilim etiğinin/ ahlakının olmadığı yerde diğer mesleki/kurumsal/kamusal etiklerin hiç biri yoktur ve dolayısıyla o toplum her türlü adaletsizlik, yasadışılık,  yolsuzluk ve felakete  açıktır! Tıpkı bu gün ülkemizin içinde bulunduğu durum gibi...


K.Kantarlı /Haziran 2014
   

1 yorum:

  1. Çok teşekkür ederim yazı için ayrıca sitemi ziyaret etmeyi unutmayın http://islamguzelahlaktir.blogspot.com/

    YanıtlaSil